Bursa Gezi Notları

Updated: May 10, 2022

Yeşil Bursa, daha yaklaştığınızda yeşilliğin türlü tonlarını izleme fırsatı buluyorsunuz. Yol sizi şehrin ilk ticari yoğunluğun içerisinden şehrin merkezine doğru götürüyor. Trafiğin akışkan olmasından dolayı merkeze ulaşmanız o kadar da uzun sürmüyor aslında.

Dağın eteklerinde yer alan evler ve eski Bursa sizi şehrin merkezinde karşılıyor. Özellikle Osmanlı’nın eski başkenti ünvanını üzerinde taşıyan bu şehirde, Osmanlı’nın idari faaliyetlerinin en önemli örneklerini içerisinde barındırıyor. Şehrin merkezine yaklaştıkça Ulu Camii’nin minareleri sizi ilk karşılayan oluyor. Osmanlı’nın erken dönemli en önemli mimari yapılarından biri olan Ulu Camii muhteşem ihtişamıyla tam merkezde bulunuyor ve onu görmemeniz imkansız. Yapı, kubbelerle bezenmiş, süslemeli, 4 minaresi ve içerisinde sütunları kalem işi yazılarla bezenmiş, ihtişamlı mihrabı, ağaç işlemeli mimberi ile Osmanlı’nın itibar gösterisi ile karşı karşıya bırakıyor bizi.

Ulu Cami’nin hemen yanıbaşında çeşitli boyutlarda hanlar yer almaktadır. Bunlardan en meşhurları içerisinde ipek dükkanlarının bulunduğu Koza Hanıdır. Ortada büyük bir avlu ve avluyu çevreleyen iki katlı, revaklı, dükkanların yer aldığı bölümler mevcuttur. İstediğiniz çeşit ve renkte ipek malzemeler bulabilceğiniz bu hanın avlusunda çay ve kahve içebilceğiniz mekanlar bulunmaktadır.

Burada yorgunluğunuzu atmak için lezzetli kahveler içebilirsiniz. Alt katta Hacı Şerif’de dondurmalı Helva ve yanında da çay içme imkanınız bulursunuz. Kesinlikle uğranılması, çay ya da kahve içilmesi gereken bir yer.

Koza Hanın aşağı kısmından, batı kanadından, yol boyunca yürürseniz hanların ve çarşıların olduğu bir cadde görürsünüz. Bu cadde üzerinde oldukça çeşitli mağazalar görme imkanınız olur. Bu cadde sizi doğrudan Bursa’nın ünlü çarşısı Kayhan Çarşısı’na götürür. Bu çarşının başlangıcı Bursa’nın iskenderi olarak ünlü Pideli Köfte’nin olduğu lokantalar bulunmaktadır. Tatil zamanında giderseniz pideli köfte yemek için sıra beklersiniz ve içeriye girip, sipariş verdikten sonra da yemeğin masanıza gelmesini beklerisiniz. Ben Yeşil Pideli Köfte’de yemeğimi yedim. Burası oranın en meşhur pideli köftecisi.

Ulu Cami’nin üst kısmında yer alan caddeye çıktığınızda yeşil Türbe’ye doğru giderken sizi Bursa’nın en ünlü İskendercisi(Mavi ) ile karşılaşırsınız. Kapıda oluşan kuyruğun uzunluğundan doğru yerde olduğunuzu anlarsınız, öğleden sonra bu kuyruk daha da uzuyor. Mavi tabela, içersinin beyaz rengi tarihi bir lokantanın içinde olduğunuzu size hissettiriyor. Özellikle de İskender’in oldukça güzel olan tadı sizi daha da mutlu ediyor. Uğranılması gereken noktalardan birisi diyelim

İskender Kebap’dan sonra, Ulu Camii istikametinin tersi yönünde yürümeye devam ederseniz sizi hayatınızda görebileceğiniz bir çini ormanı karşılayacaktır. Yeşil Türbe ve Camii muhteşem endamlarıyla karşınıza çıkacaktır. Sekizgen formuyla, cephesi pencereler ve pencereleri çevreleyen kemerleriyle süslenmiş türbenin büyük ve mukarnaslı taç kapsısı; iki tarafta mukarnaslı nişler ve taç kapının süslü çerçevesi yer almaktadır. Ancak içeriye girdiğinizde dış cephedeki sadelik yerini çini süslemelerin olduğu bir bahçeye çıkaracaktır. İnsan boyu kadar çinilerle kaplanmış duvarlar madalyon motifleriyle süslenmiş. Çelebi Mehmet’in mavi ve sarının tonlarıyla örtülmüş çini sandukası muhteşem ihtişamıyla türbeye girdiğinizide ilk sizi karşılıyor. Kubbe mihrap ve duvarlar gibi süslenmemiş, sade bırakılmış. Kubbenin ortasında bir madalyon motifin içerisi bitkisel bezemelerle süslenmiş.

Yeşil Türbe’den çıktıktan sonra tam karşınızda Camii’yi göreceksiniz. Dış cephesi oldukça sade tutulmuş olan camiinin Taç Kapısı size içerisiyle ilgili bir ön bilgi vermektedir. Mukarnaslı olan taç kapının alınlığındaki bitkisel motifler, kufi yazı yazısı ile göz kamaştırmaktadır. İçeriye adım attığınızda sizi ilk karşılayan muhteşem endamıyla mihrap yer almaktadır. Duvarlar, türbede olduğu gibi insan boyu kadar çinilerle kaplanmış. Çiniler, geometrik motifli sekizgen formlu yapılmış. Bu motiflerin üzerini şerit halinde yazı motifleri yer almaktadır. Eyvan bölümleri tamamen çin ile süslenmiş. Mihrap, türbedeki gibi çini kaplı ancak daha büyük ve daha süslü yapılmış. Osmanlı burada dışarıdaki sadeliğin yerine içerideki dünyanın süslüğü ile bir çini ormanı yaratarak sanki bir cennet bahçesi göstermek istemiş ve mihrabı da sanki cennete açılan bir kapı gibi vurgulamış, böylelikle de cennete girebilmek isteniyorsa onun yolununda islamiyetten geçtiğin anlatmak istemiş gibi. Mihrabın endamı, sanatsal kaygısını anlatmak için kelimeler çok yeterli kalmıyor, kesinlikle yerinde çıplak gözle görülmesi gereken bir sanat eseri.

Cami’nin hemen yanında yer alan, yeşil külliyenin içinde bulunan, medrese; Sultaniye Medresesi olarak da anılmaktadır. Medrese bugün Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır. Revaklı avlusu ile eyvanları ile tipik bir medrese tipolojisi gösteren medrese de türk islam eserlerinin güzel örnekleri sergilenmektedir. Özellikle de sırlı çinileri görülmesi gerekmektedir.

Yönünüzü tekrar Ulu Camii istikametinize çevirdikten sonra yol sizi Bursa’nın Tophane bölgesine götürecektir. Tophane bölgesi saat kulesi ve Osman ve Orhan Gazi’nin türbelerininde içinde bulunduğu bir bölgedir. Buradan Bursa’ya bir kuş bakışı bakabilirsiniz. Türbeler parkın hemen girişinde yer almaktadır. Kubbeli, köşeli ve içerisi süslü türbeler içinde yatanlar kadar ihitişamlı değiller. Köşeli ve altı bölümden oluşan saat kulesi II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 29. Yılı şerefine inşa edildiği rivayet edilmektedir.

Yönünüzü buradan Muradiye bölgesine çevirirseniz, şehrin en güzel bölgelerinden birinde kendinizi bulacaksınız. Burada Cami, medrese, türbeler, hamamın olduğu büyük bir külliye bulunmaktadır. Zaviyeli camiiler formunda olan Murat Camii iki minarelidir. Medrese caminin batısında yer almaktadır ve günümüzde Kur’an ve El Yazması Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır. Cami ve Medresenin arka bölümünde 12 adet türbe bulunmaktadır. En büyük türbe tabii ki de II. Murad’ a aittir. Ancak bir tanesi varki, Osmanlı Şehzade Mustafa’ya üzüldüğü kadar hiçbir şehzadesine üzülmedi. Şehzade annesi Mahidevran ile birlikte yatmaktadır. Tabii Osmanlı Tarihi’nin önemli diğer figürüde Cem Sultan’dı. İçerisi en süslü olan türbe Cem Sultan’a aittir.

Muradiye Külliyesi’nin hemen karşısında nostaljik bir kafe olan Pervane Kafe’yi göreceksiniz. Ben gittiğimde içeride yanan sobanın yanında oturma fırsatı buldum ve jazz müzik deinledim. Hoş bir ambiyansı olan şirin bir kafeydi. Muradiye külliyesinden geldiğiniz istikamete doğru giderseniz Bursa’nın İnanç Fırını ile karşılaşacaksınız. Kendilerinin çalıştığı fırının işletmecileri oldukça güler yüzlü ve cana yakın insanlardı. Ben sabah erken saatlerde gittiğimden dolayı kapıda sıra beklemek zorunda kalmadım ancak ‘’Cevizli Lokum’’ yeme fırsatını yakalayamadım, bayram dolayısıyla çıkartamamışlar. Simit ve Tahanlı Pidesini denemeniz tavsiye ederim, zira her ikisi de muhteşemdiler.

Bir akşam yemeğinizide balık yemeye ayırabilirsiniz. Eğer ki balık yemekten hoşlanıyorsanız, Bursa'da ''Arap Şükrü Sokağı'nda'' birçok alternatif bulabilirisiniz. Karşılıklı dizilmiş lokantalardan istediğiniz birisine oturun ve ister alkollü isterseniz de alkolsüz olarak yemeğinizi yiyebilirsiniz. Buradaki mekanlarda canlı olarak müzik dinleme imkanınızda olmaktadır.

Şehir gezerken daha birçok tarihi eser ile karşılacaksınız. Bu tarihi eserlerin güzelliklerini, değerlerini çarpık kentleşmeden dolayı fark edemeyebilirsiniz hatta bazen yanlarından geçip gideceksiniz, görmeyeceksiniz bile. Zevksiz, ucube binaların arasına sıkışıp kalmış bir tarih yatmakta Bursa’da. Yine de şehrin sokaklarını gezdiğinizde Osmanlı Başkenti’nde olduğunuzu dokusuyla, kokusuyla hissediyorusunuz. Bursa’da birçok fırsat bulacağınız hem midenize hem göz zevkinize hitap edecek imkanlar mevcut. İsterseniz ipekçilerden alış veriş yaparsınız isterseniz kendiniz için birkaç havlu da alırsınız. Tabii bunları yaparken esnafla da sohbet etmeyi unutmayın. Bursa’yı bir de onların ağızlarından dinleyin derim. Bursa, her vakit gidilecek ve görülecek güzel bir şehir. Mutlaka görün derim.